İŞ ÜRÜNÜ VE BAŞKALARININ İŞ ÜRÜNÜNDEN YETKİSİZ YARARLANMAK SURETİYLE HAKSIZ REKABET EYLEMLERİ

Hazırlayan: Stj. Av. Bahar Kıraç

İŞ ÜRÜNÜ VE BAŞKALARININ İŞ ÜRÜNÜNDEN YETKİSİZ YARARLANMAK SURETİYLE HAKSIZ REKABET EYLEMLERİ

ÖZET

01 Temmuz 2012 yılında yürürlüğe giren 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) ile haksız rekabete ilişkin olarak ticari hayattaki gelişmeler doğrultusunda, 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu’nda yer almayan yeni düzenlemeler yapılmış, uygulamada sıklıkla karşılaşılan ticari uygulamalar gözetilerek haksız rekabet hükümleri genişletilmiş ve geliştirilmiştir. 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu’nda yer almayan düzenlemelerden biri de TTK madde 55/1-c bendindeki “başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanma” hükmüdür. Bu hüküm “iş ürünü” kavramının konu edildiği ve koruma altına alındığı 6102 sayılı TTK’da yer alan tek düzenleme değildir. Örneğin, mülga TTK madde 57/5’de ve yürürlükteki TTK madde 55/1’in a bendinde de iş ürünü kavramına yer verilmiştir. TTK madde 55/1-c hükmü, iş ürünlerine ilişkin yetkisiz yararlanmalar sonucunda vuku bulan haksız rekabet hallerine ilişkin özel hükümdür. Bu bahisle 6762 sayılı mülga TTK’da yer almayan ancak yeni kanunla düzenlenmiş özel hüküm olması dolayısıyla bu çalışmamızda iş ürününe ilişkin açıklamalar ve örneklemeler 55/1-c bendi kapsamında yapılacak olup, bent kapsamındaki haksız rekabete ilişkin hukuki ve cezai sonuçları kısaca açıklanacaktır.

GENEL OLARAK

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 54. ve 63. maddeleri arasında düzenlenmiş olan haksız rekabet hükümlerinin amacı “Amaç ve İlke” başlıklı 54. madde ile belirtildiği üzere bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. TTK’da yer alan haksız rekabet hükümlerinin kaynağı da 1986 tarihli İsviçre Haksız Rekabet Kanunu’dur. Haksız rekabete ilişkin amaç ve ilkeyi öngören TTK 54 ile haksız rekabet kabul edilen dürüstlük kuralına aykırı davranışlar ve ticari uygulamaların bir listesini içeren TTK madde 55 hükümleri, tamamen İsviçre’nin 1986 tarihli Haksız Rekabet Kanunundan tercüme edilerek TTK’ya aktarılmıştır.[1]

TTK madde 54 genel hüküm niteliğini haiz iken özel hüküm niteliğini haiz TTK madde 55’de ise madde gerekçesinde de belirtildiği üzere dürüstlük kuralına aykırılık teşkil eden davranış ve uygulamaların yüksek yargı kararlarına göre en çok rastlanılan halleri düzenlenmiştir.[2] TTK madde 55’de “dürüstlük kuralına aykırı davranışlar, ticari uygulamalar” başlığı altında 6 tane (başlıca) haksız rekabet hali sayılmıştır. Bu haller kısaca şunlardır: “(a) dürüstlük kurallarına aykırı reklâm ve satış yöntemleri ve diğer hukuka aykırı davranışlar, (b) sözleşmeyi ihlâle ve sona erdirmeye yöneltmeler, (c) başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanma, (d) üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etme, (e) iş şartlarına uymama ve (f) dürüstlük kurallarına aykırı işlem şartları kullanma”.

Dürüstlük kuralına aykırılık teşkil eden davranış ve uygulamalardan biri de c bendinde yer alan “başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanma” halidir. 6102 sayılı yeni TTK’da yer alan haksız rekabete ilişkin 55/1-c hükmünde yer alan “başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanma” nın temelinde “emek ilkesi” yatmaktadır. Bu ilke rekabet özgürlüğü ve ticaret serbestisi gözetilerek ticari hayatta herkesin emeğiyle orantılı olarak dürüstlük ve ahlak kurallarına uygun şekilde kazanç elde edilmesi olarak ifade edilebilir. Nitekim c bendine ilişkin madde gerekçesinde hükmün emek ilkesinin genişletilmiş uygulaması olduğu ifade edilmiştir.[3]

I. TTK madde 55/1-c hükmü bağlamında korunan değer: İş Ürünü

İş ürünü, fikri mülkiyet hukuku düzenlemeleri ile özel olarak korunmayan zihni bir çaba ve/ veya belirli maddi harcamaların sonucu olarak tanımlanabilir.[4] Kanunda c bendinde “teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürünü” ifadesi kullanılmıştır. Burada yer alan iş ürünleri örnek kabilinden sayılmış olup, kanunda yer alan “gibi” ibaresinden bentteki örneklerin sınırlı sayı ilkesi (numerus clausus) gözetilerek sayılmadığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla fikri mülkiyet hakları kapsamında değerlendirmeye dahil edilemeyen, her türden emek harcanan, sahibinin rızası dışında ticari amaçlarla yetkisiz ve haksız şekilde yararlanılan iş ürünleri de bu hüküm çerçevesinde değerlendirilebilir. Hükmün uygulama alanına girebilecek iş ürünlerine örnek olarak kumaş deseni, bir evin kaba mimari çizimi, fabrika işletmesine ait masraf döküm listesi, yol tarifleri, kol saatlerine ait ürün çizimleri, eser niteliğini haiz olmayan bir resmin/fotoğrafın scanner/fotokopi makinesi yardımı ile çoğaltılarak başkaları tarafından satılması[5], iş akış şemaları, problem analizleri, üretim hazırlık çalışmalarına ilişkin taslaklar[6], hesap formülleri, gıda endüstrisinde üreticiler tarafından ürün içeriklerinde kullanılan aromalara özgü aroma profillerinin belirlenmesi, müşterilere özgü geliştirilmiş muhtelif sektörlere ait projeler ve benzeri hüküm kapsamında korunmaya değer iş ürünü olarak değerlendirilecektir.

İş ürünleri, sahibinin izni olmadıkça hiçbir surette kullanılamaz. İş ürününün sahibi iş ürününü emekleri sonucu meydana getiren, geliştiren ve belirleyendir. İş ürününün “iş ürününün sahibi tarafından” yazılı veya sözlü sözleşme ilişkisi kapsamında gerçek veya tüzel kişilerle paylaşıldığı hallerde, aralarındaki iş ilişkisi ne olursa olsun bu paylaşım sonucu iş ürününü gören veya elde eden gerçek veya tüzel kişilerin iş ürününü sahibinin rızası hilafına kullanması, iş ürünü üzerinde tasarrufta bulunması (üretim yapması, kiralaması, kullanması dahil her neviden bir tasarrufta bulunması TTK madde 55.1.c hükmünün ihlali anlamına gelir. İş ürününün sahibinin rızası dışında kullanılması haksız rekabettir. Taraflar arasındaki iş ilişkisinin sona ermesi, iş ürününün “iş ürünü sahibinin” rızası dışında kullanılmaması sonucunu doğuracaktır.

Örneğin bir tarafta üretici bir firma ve diğer tarafta dağıtıcı bir firma arasında kurulan bir tek satıcılık ilişkisi düşünelim. Böyle bir durumda da üretici, aralarındaki ticari ilişki özelinde meydana getirilmiş olsa dahi, dağıtıcının geliştirdiği bir iş ürününü dağıtıcının rızası hilafına kullanamaz veya aynı şekilde dağıtıcı da üreticinin geliştirdiği iş ürününü onun rızası hilafına kullanamaz. Emek harcanarak meydana getirilen teklifler, aroma profilleri, hesaplar, formüller, planlar iş ilişkisi sona ersin veya ermesin iş ürünü niteliğini haiz olup sahibinin rızası hilafına kullanılmamalıdır. Aksi halde dürüst rekabetin bozulmuş olması neticesinde haksız rekabet doğmuş olacaktır. İş ürünü emek harcayan, az çok bu iş ürünü için yatırım yapan tarafın emeğinin korunmasını amaçlamaktadır. İş ürününün, sahibinin rızası hilafında kullanılmasının TTK uyarınca fevkalade ağır hukuki ve cezai müeyyideleri bulunmaktadır.

II. Başkalarının İş Ürünlerinden Yetkisiz Yararlanma (TTK madde 55/1-c)

İş ürünlerini konu eden TTK madde 55/1-c hükmü, mülga Türk Ticaret Kanunu’ndaki önemli bir boşluğu dolduran yeni bir hükümdür. Bu yeni hüküm ile birlikte fikri mülkiyet hukuku kapsamında değerlendirilemeyen ve/veya özel hüküm çerçevesinde korunmayan fikri veya maddi anlamda emek sarf edilerek hazırlanmış, meydana getirilmiş iş ürünlerinin korunmaya değer olduğu kabul edilmiştir.  Buna göre;

“c-Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanma; özellikle;

1. Kendisine emanet edilmiş teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden yetkisiz yararlanmak,

2. Üçüncü kişilere ait teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden, bunların kendisine yetkisiz olarak tevdi edilmiş veya sağlanmış olduğunun bilinmesi gerektiği hâlde, yararlanmak,

3. Kendisinin uygun bir katkısı olmaksızın başkasına ait pazarlanmaya hazır çalışma ürünlerini teknik çoğaltma yöntemleriyle devralıp onlardan yararlanmak.” 

haksız rekabet teşkil edecektir.

Kanundaki düzenleme doğrultusunda kısaca emanet edilmesi, tevdi edilmesi veya devralınması bağlamında ticari amaçlarla serbest bir şekilde dürüstlük kuralına aykırılık teşkil eden yetkisiz yararlanmalara karşı hukuki koruma sağlanma amacı söz konusudur.[7] Bu husus madde gerekçesinde yer alan şu ifadeden de açıkça anlaşılmaktadır:  “…Hüküm başkalarının emeğinden, iş, sonuç ve deneyimleri haklı olmayan yararlanmaları önlemeyi amaçlamaktadır. Hükümdeki yararlanma, ekonomik yarar elde etmeyi, başkasının emeğiyle haklı olmadığı halde sonuç almayı ifade etmektedir.” Ayrıca TTK madde 55/1-c. de yer alan ilk iki alt bent iş ürünlerinin sözleşmesel veya sözleşme öncesi güven ilişkisi çerçevesinde korunmasına ilişkindir.[8] Dolayısıyla bahsi geçen sözleşmenin yazılı olması şart değildir. Yazılı olmayan iş ilişkileri de kapsam dahilindedir.

Yukarıda iş ürünü kavramı ele alınırken izah edildiği üzere TTK madde 55/1-c hükmü, hâlihazırda özel kanunlarla korunan fikrî mülkiyet haklarını kapsamamaktadır. Burada hukuken özel olarak korunmayan ancak, iş, faaliyet, üretim vs. yönünden önem taşı­yan, teklif, hesap, plan gibi ürünler haksız rekabet hükümleri altında hukuken koruma altına alınmıştır.

Bu bağlamda c bendinin ilk alt bendinde iş ürününün sahibinin rızası kapsamında başka kişilere emanet edilmiş olması bakımından, iş ürününün sahibi dışındakiler tarafından elde tutulması noktasında hukuki aykırılık bulunmamaktadır. Ancak burada iş ürününü elinde tutanlar tarafından dürüstlük kuralına aykırılık teşkil edecek şekilde, emanet eden kişinin rızası dışında ticari kaygı güdülerek haksız bir şekilde tasarrufta bulunulmasının önüne geçmek amaçlanmıştır. TTK madde 55/1-c.2 hükmünde ise c bendindeki ilk alt bende benzer şekilde düzenleme yapılmıştır. Bu alt bentte dikkat çekilmesi gereken farklılık ise  iş ürününün sahibinden doğrudan edinilmeksizin başkaları tarafından tevdi edilmesi ve sağlanmasıdır. Ayrıca iş ürününün bir kişiye yetkisiz şekilde tevdi edilmesi veya sağlanmış olunmasının bilinmesi gereklidir ancak bu konuda bilgi sahibi olması gerektiği de yeterli görülmüştür. İş ürününün korunmasına ilişkin olarak düzenlenmiş olan c bendinin son alt bendinde ise iş ürünü üzerinde uygun bir katkısı bulunmaksızın pazarlanmaya hazır ürünün teknik çoğaltma yöntemleriyle devir alınması ve bunlardan haksız ve yetkisiz bir şekilde yararlanılması hüküm altına alınmıştır. Dolayısıyla TTK madde 55/1-c bendinde hüküm altına alınmış olan yararlanma kavramının özellikle ilk iki alt bent noktasında iş ürününden sınırsız bir yararlanma olmadığı sonucuna da varılmaktadır.

TTK madde 55/1-c.2 de ise iş ürününden haksız ve yetkisiz yararlanan kişinin bu hususu bilmesi gereklidir ancak hükümde bilinmesinin gerekli olduğu yeterli kabul edilmiştir. Bu husus mezkur alt bent kapsamındaki yararlanmanın tacir, tacir sayılan veya tacir gibi sorumlu olan kişiler tarafından gerçekleştirilmiş olması bakımından önem arz etmektedir. Zira TTK madde 18/2 uyarınca tacir sıfatını haiz olan kişilerin ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi hüküm altına alınmıştır. Bahsi geçen tacir sıfatını haiz kişilerin basiretli iş adamı gibi davranma yükümlülüğü söz konusu olduğundan TTK madde 55/1-c.2 kapsamında bu kişilerin TTK madde 18/2’ de yükümlülüğü de  göz önünde bulundurulmalıdır.[9]

III. BAŞKALARININ İŞ ÜRÜNLERİNDEN YETKİSİZ YARARLANMANIN HUKUKİ VE CEZAİ SONUÇLARI

Başkalarının İş Ürününden Yetkisiz Yararlananın Hukuki Sorumluluğu

Haksız rekabet sebebiyle açılabilecek hukuk davaları TTK m.56’da belirtilmiştir. Bunlar sırasıyla tespit davası, men davası, oluşan maddi durumun ortadan kaldırılması davası (eski hale iade), maddi ve manevi tazminat davasıdır.[10] Ayrıca haksız rekabet nedeniyle TTK m.61’ de özel olarak düzenlenmiş olan ihtiyati tedbir talebine başvurulabilir, geçici koruma türlerinden biri olan “delil tespiti” talep edilebilir[11].

TTK madde 56 şu şekildedir:

“I. Çeşitli Davalar

 MADDE 56- (1) Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse;

a) Fiilin haksız olup olmadığının tespitini,

b) Haksız rekabetin men’ini,

c) Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını,

d) Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini,

e) Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini,

isteyebilir. Davacı lehine ve (d) bendi hükmünce tazminat olarak hâkim, haksız rekabet sonucunda davalının elde etmesi mümkün görülen menfaatin karşılığına da karar verebilir.

(2) Ekonomik çıkarları zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek müşteriler de birinci fıkradaki davaları açabilirler, ancak araçların ve malların imhasını isteyemezler.

(3) Ticaret ve sanayi odaları, esnaf odaları, borsalar ve tüzüklerine göre üyelerinin ekonomik menfaatlerini korumaya yetkili bulunan diğer meslekî ve ekonomik birlikler ile tüzüklerine göre tüketicilerin ekonomik menfaatlerini koruyan sivil toplum kuruluşlarıyla kamusal nitelikteki kurumlar da birinci fıkranın (a), (b) ve (c) bentlerinde yazılı davaları açabilirler.

(4)Bir kimse aleyhine birinci fıkranın (b) ve (c) bentleri gereğince verilmiş olan hüküm, haksız rekabete konu malları, doğrudan veya dolaylı bir şekilde ondan ticari amaçla elde etmiş olan kişiler hakkında da icra olunur.”

Hukuki sorumluluk bahsinde değinilmesi gereken bir husus da açılabilecek tespit davası, men davası ve eski hale iade davası bakımından kusurun varlığı dava şartı olarak aranmamaktadır. Buna karşılık kasıt veya ihmal derecesinde kusurun mevcut olması ve uğranılan zararın ispat edilmesi maddi tazminat istemine ilişkin dava açılabilmesi için önkoşuldur. Maddi tazminat davasında davacı hem fiili zararını hem de yoksun kalınan karını talep edebilir. Ancak haksız rekabet sebebiyle açılacak olan tazminat davasında genel olarak zararın ispatı ve hesaplanması güçlük arz etmektedir. Dolayısıyla tazminat olarak TTK m. 56/1-e’ nin sonunda yer alan hüküm çerçevesinde haksız rekabet neticesiyle davalının elde ettiği menfaatin karşılığına hükmedilmesi de mümkündür.[12] Elde edilen menfaat tutarının belirlenememesi halinde ise TBK m. 50 çerçevesinde hakim tarafından hakkaniyete uygun bir meblağa hükmedilecektir.

Önemle belirtmek gerekir ki TTK m.56/1-c bendi uyarınca eski hale iade davasında talep edilmesi halinde haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasına da hükmedilebilir. Eski hale iade davası kapsamında talep edilebilen malların imhası oldukça ağır bir müeyyide olması sebebiyle TTK m.56/2. fıkrasında belirtilen “müşteriler” yukarıda bahsedilen araç ve malların imhasını talep edemezler.[13] Son olarak eski hale iade davası ve bu dava kapsamındaki oldukça ağır bir yaptırım olarak nitelendirilen imha talebi ile haksız rekabetin sonuçlarının ve etkilerinin ortadan kaldırılması, haksız rekabet öncesindeki durumun iadesinin sağlanması amaçlanmıştır.[14] Ayrıca haksız rekabet sonucunda kişilik hakları ihlal edilen kişiler (gerçek veya tüzel kişiler) uğradığı manevi zararın giderilmesi için TBK m. 58 uyarınca manevi tazminat isteminde de bulunabilir.[15] Haksız rekabetin haksız fiilin özel bir görünümü olduğu bahsiyle TTK’ da haksız rekabete ilişkin boşluklar TBK’ da yer alan haksız fiil hükümleri ile doldurulmalıdır.[16]

TTK m.60 uyarınca haksız rekabet davaları bakımından bir ve üç yıllık zamanaşımı süreleri öngörülmüştür:

“V – Zamanaşımı

MADDE 60-(1) 56 ncı maddede yazılı davalar, davaya hakkı olan tarafın bu hakların doğumunu öğrendiği günden itibaren bir yıl ve her hâlde bunların doğumundan itibaren üç yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Şu kadar ki, haksız rekabet fiili aynı zamanda 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu gereğince daha uzun dava zamanaşımı süresine tabi olan cezayı gerektiren bir fiil niteliğinde ise, bu süre hukuk davaları için de geçerli olur.”

Başkalarının İş Ürününden Yetkisiz Yararlananın Cezai Sorumluluğu

Haksız rekabet eylemleri sadece hukuki değil, cezai sorumluluk da doğurmaktadır. Nitekim TTK 62/a bendi uyarınca, TTK 55’de yazılı haksız rekabet fiilleri cezai müeyyideye tabi tutulmuştur. Hükmün (a) bendi uyarınca TK 55’de yazılı haksız rekabet fiillerinden birini kasten işleyenler bakımından fiil daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde, TTK madde 56 gereğince hukuk davasını açma hakkını haiz bulunanlardan birinin şikâyeti üzerine, her bir alt bent kapsamına giren fiiller dolayısıyla iki yıla kadar hapis veya adli para cezasıyla cezalandırılacağı hüküm altına alınmıştır.

“I – Cezayı gerektiren fiiller

MADDE 62(1)a) 55 inci maddede yazılı haksız rekabet fiillerinden birini kasten işleyenler,

b) Kendi icap ve tekliflerinin rakiplerininkine tercih edilmesi için kişisel durumu, ürünleri, iş ürünleri, ticari faaliyeti ve işleri hakkında kasten yanlış veya yanıltıcı bilgi verenler,

c) Çalışanları, vekilleri veya diğer yardımcı kimseleri, çalıştıranın veya müvekkillerinin üretim veya ticaret sırlarını ele geçirmelerini sağlamak için aldatanlar,

d) Çalıştıranlar veya müvekkillerden, işçilerinin veya çalışanlarının ya da vekillerinin, işlerini gördükleri sırada cezayı gerektiren bir haksız rekabet fiilini işlediklerini öğrenip de bu fiili önlemeyenler veya gerçeğe aykırı beyanları düzeltmeyenler,

fiil daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde, 56 ncı madde gereğince hukuk davasını açma hakkını haiz bulunanlardan birinin şikâyeti üzerine, her bir bent kapsamına giren fiiller dolayısıyla iki yıla kadar hapis veya adli para cezasıyla cezalandırılırlar.”

Yukarıda yer alan madde 55’e atıf doğrultusunda TTK madde 55/1.c bendi özelinde incelediğimizde, bu suç ile yasaklanan fiil başkalarının iş ürününden yetkisiz yararlanılmasıdır. TTK madde 55/1.c’de “özellikle” ibaresinden sonraki alt bentlerde “kendisine emanet edilmiş teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden yetkisiz yararlanmak”, “Üçüncü kişilere ait teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden, bunların kendisine yetkisiz olarak tevdi edilmiş veya sağlanmış olduğunun bilinmesi gerektiği hâlde, yararlanmak” ve “Kendisinin uygun bir katkısı olmaksızın başkasına ait pazarlanmaya hazır çalışma ürünlerini teknik çoğaltma yöntemleriyle devralıp onlardan yararlanmak” fiillerine yer verilmiştir. Burada dikkat edilmesi gereken bir diğer konu da fiillerin daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturup oluşturmadığıdır. Şayet fiil daha ağır bir suçu oluşturmakta ise, haksız rekabetten değil daha ağır olan suçtan dolayı ceza verilecektir.

Haksız rekabet suçunun faili bakımından madde metninde özel bir belirleme yapılmamıştır. Bu suç özgü bir suç değildir ve suçun faili herhangi bir kimse olabilir. Kanunda bu suça ilişkin özel veya ayrık bir düzenlemeye yer verilmediği için, tüzel kişiler bu suçun faili olamazlar. Zira ceza hukukunda ancak gerçek kişiler fail olarak sorumlu olabilir. Bununla birlikte suçun ticari bir şirketin faaliyetleri kapsamında işlenmesi halinde, tüzel kişiliğin cezai sorumluluğuna gidilemez ise de tüzel kişilik bünyesinde bu fiili işlenmesinde rolü bulunan kişilerin (örneğin şirketin imza yetkilileri, genel müdür, yönetim kurulu üyeleri gibi) sorumluluğuna gidilebilecektir. Haksız rekabet suçunun mağduru ise geniş anlamda toplumu oluşturan herkes; dar anlamda ise, dürüstlüğe aykırı davranış ve uygulamalar ile zarara uğrayan tüzel kişiler, tüketici ve müşterilerdir.[17]

Suçun manevi unsuru ise TTK madde 62/1-a’da açıkça belirtildiği üzere kasttır. Ayrıca Türk Ceza Kanunu’nun 22/1 maddesi “Taksirle işlenen fiiller, kanunun açıkça belirttiği hallerde cezalandırılır.” hükmünü amirdir. Bu doğrultuda TTK’nın 62. maddesinde suçun taksirli hali öngörülmemiştir.

Başkalarının iş ürününden haksız yararlanmak suretiyle haksız rekabet suçu şikayet üzerine soruşturulabilir ve kovuşturulabilir. Şikayet süresi TCK madde 73/2 uyarınca, zamanaşımı süresini geçmemek koşuluyla şikâyet hakkı olan kişinin fiili ve failin kim olduğunu bildiği veya öğrendiği günden başlar.

Ceza Muhakemesi Kanunu m.253/1-a uyarınca soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı suçlar uzlaşma kapsamındadır.  Dolayısıyla TTK m.62/1-a bendindeki başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanmak sebebiyle haksız rekabet suçu da şikayete bağlı bir suç olduğundan uzlaşmaya tabidir.

Haksız rekabet suçları için yukarıda da bahsedildiği gibi TTK kapsamında cezai müeyyide olarak her bir fiil dolayısıyla iki yıla kadar hapis veya adli para cezası öngörülmüştür. Tüzel kişiler bakımından ise, TTK m.63 uyarınca tüzel kişilerin işlerini görmeleri sırasında bir haksız rekabet fiili işlenirse 62 nci madde hükmü, tüzel kişi adına hareket eden veya etmesi gerekmiş olan organın üyeleri veya ortakları hakkında uygulanır. Haksız rekabet fiilinin bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde, tüzel kişi hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine de karar verilebilir.

SONUÇ

TTK madde 55/1-c çerçevesindeki düzenleme kapsamında dürüstlük kuralına aykırılık teşkil eden yetkisiz yararlanmalara karşı hukuki koruma sağlanma amacı söz konusudur. Bu madde haksız rekabet hukukunu temellendiren emek ilkesinin geniş bir uygulamasıdır. Söz konusu bent kapsamında öngörülen şartları ihtiva etmesi halinde, her bir somut olaydaki muhtelif iş ürünü hüküm dahilinde değerlendirilebilir. İş ürünlerinden yetkisiz yararlanmalar sonucunda meydana gelen haksız rekabet neticesinde TTK madde 56’da yer alan davalar açılabilir, haksız rekabet halleri için özel olarak düzenlenmiş olan TTK madde 61 uyarınca “ihtiyati tedbir” talep edilebilir, HMK madde 400’de düzenlenen geçici hukuki korumalardan biri olan “delil tespiti” yapılması istenebilir. Ayrıca iş ürünlerine yönelik olan haksız rekabet fiilinin işlenmesi TTK madde 62/a bendi uyarınca suç sayıldığından ceza davası açılabilir.

Konuyla ilgili diğer sorularınız için bizlerle her zaman iletişime geçebilirsiniz.

E-posta: [email protected]


[1]Prof. Dr. Abuzer Kendigelen,  Yeni Türk Ticaret Kanunu Değişiklikler, Yenilikler ve İlk Tespitler, On İki Levha Yayıncılık, Mayıs, 2016, s.79.

[2] Bkz. TTK madde 54-55 gerekçesi

[3] Bkz. TTK madde 55/1-c bendi gerekçesi

[4] Botschaft 1983, BBI 1983 II, s.1069 (Naklen: Meliha Sermin Paksoy, Sözleşmeyi İhlale Yöneltme, 1. Baskı, On İki Levha Yayıncılık, Ocak 2018, s.224).

[5] Hüseyin Ülgen, Mehmet Helvacı, Arslan Kaya, N. Füsun Nomer Ertan, Ticari İşletme Hukuku, 6. Baskı, Vedat Kitapçılık, Eylül 2019, s.595.; Füsun Nomer Ertan, Haksız Rekabet Hukuku, 1. Baskı, On İki Levha Yayıncılık, Haziran 2016,1.Baskı, s. 318-319.

[6] M. Sadık Çapa, “Haksız Rekabet Hukukunda Başkalarının İş Ürünlerinden Yetkisiz Yararlanma”, Ankara Baro Dergisi, Yıl:2014, S: 2, s.365; Sami Karahan, Ticari İşletme Hukuku, 25. Baskı, Mimoza Yayınları, Eylül 2013, s.233; ayrıca bakınız Yargıtay HGK. E. 1995/11-1037 K. 1996_206 T. 27.3.1996.

[7] Yargıtay 11. HD, T.11.02.2005, E.2005/609, K.2005/1083. 

[8] Ülgen, Helvacı, Kaya, Nomer Ertan, s.595; Füsun Nomer Ertan, s.317.

[9] M. Sadık Çapa, s.367; Sami Karahan,s.235; Füsun Nomer Ertan, s. 321.

[10] Safiye Nur Bağrıaçık, Üretim ve İş Sırlarının Korunması, 1. baskı, On İki Levha Yayıncılık, Aralık 2017, s.169.

[11] Arslan, Nomer, Ülgen, Helvacı, s.619-621.

[12] Yargıtay 11. HD T. 24.11.2016, E.2016/7139, K.2016/9125; Yargıtay 11. HD T. 19.3.2001, E.2001/44, K.2001/2072.

[13] Füsun Nomer Ertan, s. 415.

[14] Arslan, Nomer, Ülgen, Helvacı, s.606.

[15] Prof. Dr. İsmail Kayar, Ticari İşletme Hukuku, 11. Baskı, Seçkin Yayıncılık, Eylül 2018, s.297-299.

[16] Gönen Eriş, Ticari İşletme ve Şirketler, 3.Baskı, Seçkin Yayıncılık, Mayıs 2017, s.1110

[17] Çetin Arslan, Didar Özdemir, “Türk Ticaret Kanunu’nda Haksız Rekabet Suçu”, International Conference On Eurasian Economies, 2016, Session 3B: Hukuk, s. 270 (Çevrimiçi: https://www.avekon.org/papers/1535.pdf.)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir